Etiket: Film

  • Frankofon Film Festivali Bursa Nilüfer’de başladı

    Frankofon Film Festivali Bursa Nilüfer’de başladı

    BURSA (İGFA) – Nilüfer Belediyesi ev sahipliğinde, Institut Français Türkiye ve Bursa Türk-Fransız Alliance Française Kültür Derneği ile birlikte düzenlenen Frankofon Film Festivali’nin açılışı Konak Kültürevi’nde gerçekleştirildi. Bu yıl Fransızca dilinde 10 farklı film, 1 Mayıs’a kadar sinema tutkunları ile buluşacak.

    Festivalin açılışına Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Emre Karagöz, Kültür Etkinlikleri ve İşbirliği Müsteşarı – Türkiye Fransız Kültür Merkezi Genel Müdürü Gilles Roulland, Institut Français Görsel-İşitsel İşbirliği Bölge Ataşesi Florent Signifredi, Bursa Türk-Fransız Alliance Française Kültür Derneği Başkanı Mehmet Erbak ve sanatseverler katıldı.

    Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Emre Karagöz açılışta yaptığı konuşmada, festivalde Fransa’nın yanı sıra Fransızca konuşulan farklı coğrafyalarda çekilmiş filmlerin gösterileceğini söyledi. Festival kapsamında Türkiye’de vizyona girmemiş bağımsız yapımların izleyici ile buluşacağını belirten Karagöz, “Frankofon Film Festivali bu yıl da kentin kültür sanat hayatına renk katacak” dedi.

    Kültür Etkinlikleri ve İşbirliği Müsteşarı, Türkiye Fransız Kültür Merkezi Genel Müdürü Gilles Roulland ise film festivalinin Türkiye’nin farklı şehirlerinde gerçekleştirileceğini, bunlardan birinin ise Bursa Nilüfer olduğunu söyledi. Roulland, iş birliği nedeniyle de Nilüfer Belediyesi’ne teşekkür etti.

    Bursa Türk Fransız Alliance Française Kültür Derneği Başkanı Mehmet Erbak ise, 1976 yılından beri dernek olarak Fransızcayı ve Fransız kültürünü anlatmaya çalıştıklarını ve ilişkileri daha da geliştirmek için çalışmalar yaptıklarını söyledi.

    10 FİLM GÖSTERİMDE

    Açılışın ardından, “La Voie Royale” isimli film Konak Kültürevi’ndeki Serdar Şafak Sahnesi’nde gösterildi. Festival boyunca Fransızca dilinde çekilmiş 10 film, 1 Mayıs’a kadar sinema tutkunları ile buluşacak. Frankofon Film Festivali seçkisi hakkında detaylı bilgiye ulaşmak ve bilet almak isteyenler, https://bilet.nilufer.bel.tr/kategori/frankofon adresini ziyaret edebilirler.

  • Sinemada bugün: 7 yeni film vizyonda!

    Sinemada bugün: 7 yeni film vizyonda!

    İSTANBUL (İGFA) – Vizyonda yer alan filmlerin yanı sıra tekrar vizyona girecek Star Wars: Bölüm 3 – Sith’in İntikamı (Star Wars: Episode III – Revenge of the Sith) ile vizyonun yeni filmleri Şafağa Kadar (Until Dawn), Kayıp Dünya (In the Lost Lands), Asil Prenses (The Proud Princess), İçimdeki Mutluluk, Pink Floyd: Live at Pompeii, Öldürdüğün Şeyler, filmleri sinemaseverlerin beğenisine sunuluyor.

    Senaristliğini ve yönetmenliğini Paul W.S. Anderson’un üstlendiği aksiyon filmi Kayıp Dünya (In the Lost Lands), kendisine verilen görevi yerine getirebilmek için bilinmeyen topraklara giden bir büyücünün hikayesini konu ediniyor. Kötü şöhretli büyücü Gray Alys, kraliçesi tarafından sözde “Kayıp Topraklar”a gönderilir. Burada büyülü numaralar çantasına yeni bir yetenek eklemesi ve kendini bir kurt adama nasıl dönüştüreceğini öğrenmesi gerekmektedir. Ama bu hedefe giden yol, zorlu ve hayati tehlike arz eden bir sınavdan ve birbiri ardına gelen önemli kararlardan oluşur…

    Efsane Star Wars serisinin yapım sırasına göre altıncı filmi, hikâyenin kronolojik sıralamasına göre üçüncü filmi olan Star Wars: Bölüm 3 – Sith’in İntikamı (Star Wars: Episode III – Revenge of the Sith), klon savaşlarından üç sene sonrasını konu ediniyor. Jedi’ler fazlasıyla uzayan savaştan dolayı oldukça yorgundur. Asıl sorun ise savaşı bahane göstererek demokrasiyi göz ardı eden şansölyenin gizli planlarıdır. Palpatine’i rehin alarak kaçmaya koyulan Grevious, Obi-Wan Kenobi ve genç Anakin Skywalker tarafından takip edilecektir. Obi-Wan yeni bir tehlike sezer, bu esnada Anakin kötü tarafın etkisinde kalmaya başlamıştır…

    David F. Sandberg yönetmenliğinde vizyona girecek haftanın korku filmlerinden Şafağa Kadar (Until Dawn), zaman döngüsü teması etrafında şekillenen bir hikayeyi konu ediniyor. Film, Clover isimli genç bir kadının kaybolan kız kardeşinin izini sürmek üzere arkadaşlarıyla birlikte ıssız bir vadiye gitmesiyle başlıyor. Terk edilmiş bir ziyaretçi merkezinde karşılaştıkları maskeli bir katille başlayan kâbus, zamanın tekrar eden yapısıyla daha da karanlık bir hal alıyor. Umutlar tükenirken, grup bir şey fark eder; ölebilecekleri sınırlı sayıda yol vardır ve kaçmanın tek yolu, şafak vaktine kadar hayatta kalmaktır…


    Çocukların ve animasyon tutkunlarının ilgisini çekecek Asil Prenses (The Proud Princess), prensesin kalbini kazanmak için bahçıvan kılığına giren bir kralın hikayesini konu ediniyor. Genç ve yakışıklı Kral Benjamin’in eş bulma zamanı gelmiştir. Güzel prenses Carolina’nın portresi kendisine sunulduğunda o kadar büyülenir ki karşılığında ona portresini gönderir. Ancak gururlu prenses Carolina onu reddeder. Kral Benjamin onu kazanmaya karar verir ve bahçıvan kılığına girerek şatosunda çalışmaya başlar.

    Haftanın komedi filmlerinden İçimdeki Mutluluk, doktordan aldıkları kötü bir haberle hayatları bambaşka bir hal alan bir çiftin hikayesini konu ediniyor. Ahmed’in hayatı eşi Eman’ın doktorundan kötü bir haber almalarıyla bambaşka bir hal alır. Eman yokluğunda kızlarının anne figüründen mahrum kalmasını istemez ve eşini en yakın arkadaşı Fawzeya ile evlenmeye zorlar. Ahmed ve Fawzeya, evlendikten sonra yavaş yavaş birbirlerine alışmaya başlarken, Eman kendisine konulan teşhiste bir hata olduğunu öğrenir. Bu durum bir dizi birbirinden komik olayın yaşanmasına neden olur.

    Sevilen grup Pink Floyd’un konser görüntülerinden oluşan Pink Floyd: Live at Pompeii, 1972 yılında Pink Floyd’un Pompeii’deki antik Roma Amfi Tiyatrosu’nda verdiği konseri gözler önüne seriyor. Film yalnızca “Echoes” ve “One of These Days” gibi unutulmaz canlı performansları yakalamakla kalmıyor, aynı zamanda büyüleyici kamera arkası bilgileri de sunuyor.

    Başrollerini Ekin Koç, Erkan Kolçak Köstendil, Hazar Ergüçlü’nün oluşturduğu Öldürdüğün Şeyler, hasta annesinin gizemli ölümünün peşine düşen bir adamın hikayesini konu ediniyor. Hasta annesinin şüpheli ölümünün peşini bırakmayan Ali, esrarengiz bahçıvanını babasına karşı soğukkanlı bir intikam eylemi gerçekleştirmeye ikna eder. Ancak ailesi ve yetkililer yaşlı adamın ortadan kayboluşunu araştırdıkça Ali, yaptığının doğru olup olmadığı konusunda şüphe duymaya başlar.

  • Zamanın izinde bir hikâye beyaz perdede!

    Zamanın izinde bir hikâye beyaz perdede!

    SAKARYA (İGFA)- Sakarya Büyükşehir Belediyesi Nisan kültür takvimi kapsamında birbirinden değerli konukları ağırlamaya devam ediyor.

    Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Kültür ve Kongre Merkezi’de bir film bir söyleşi buluşmasında sanat dostlarını misafir eden Büyükşehir, İl Müftülüğü ortaklığında güzel bir programa imza attı.

    İslam’ın 15 asırlık mirası

    İslam’ın 15 asırlık mirasına ışık tutan bir ansiklopedi ve iki kuşağın kesişen hikâyesini ele alan Niyaz ve Ekmel isimli iki karakteri anlatan ve farklı kıssalarla anlamlı mesajlar veren “Hep Otuz Üç Yaşında” filmi, SAÜ’de beyaz perdeye yansıdı.

    Gerçek bir hayat hikâyesinden esinlenen ve düşünce dünyasına önemli katkılar sunan hikâyenin derinlikli anlatımı ve etkileyici görsel dili, sanatseverlerin ilgisini çekti.

    Söyleşi

    Filmin yapımcısı Halil Kardaş, yönetmeni Murat Pay ve senaristi Selman Kılıçaslan salonda Sakaryalı sanatseverlerle buluştu. İzleyiciler, hem film hakkındaki meraklarını dile getirdi hem de yapım sürecini öğrendi.

    “Zamanla yarışan bir yolculuk”

    Filmin senaristliği gerçekleştiren Selman Kılıçaslan, “Bu hikâyeyi oluştururken en başından beri derdimiz, bir kişiyi ya da belli bir dönemi anlatmak değil, anonim bir ses yakalayabilmekti. Karakterlerin gençliğiyle yaşlılığını, umutla yılgınlığı aynı anda göstermek istedik. Onları izlerken aslında tek bir insanın iç dünyasında, zamanla yarışan bir yolculuğa tanıklık ediyorsunuz” dedi.

    Geçmişe yolculuk

    Film çekimlerinde en çok önem verdiği noktalara değinen Yönetmen Murat Pay,“Bu filmde en çok önemsediğimiz şeylerden biri, zaman duygusunu doğru kurmaktı. Geçmişle bugün arasında düz bir çizgi değil, katmanlı bir ilişki var, biz de o katmanları göstermek istedik. Mekânlar, karakterler, hatta sessizlikler bile zamanın izini taşıyor. İzleyicinin, bu zaman katmanları arasında kendi yolculuğunu yapmasını çok değerli buluyoruz” ifadelerini kullandı.

    Pek çok detayı titizlikle ele aldık

    Filmin yapım aşamalarından bahseden Yapımcı Halil Karadaş, “Gerçekten çok meşakkatli bir süreçti. Bu film, 2020 ile 2022 arasında gerçekleştirdiğimiz sözlü tarih çekimlerine dayanıyor. İki yıl boyunca onlarca kayıt, görüşme, transkript derken, hikâyenin temelini oluşturduk. Sonrasında ise yaklaşık altı-yedi ay süren bir yapım ön hazırlığımız oldu. Pek çok detayı titizlikle ele aldık. Nihayetinde böyle bir iş çıktı ortaya” şeklinde konuştu.

  • İzmir Bornova’da kısa film rüzgârı

    İzmir Bornova’da kısa film rüzgârı

    İZMİR (İGFA) – Bornova Belediyesi Film Ofisi tarafından düzenlenen ve her yıl büyüyerek devam eden Uluslararası Bornova Kısa Film Günleri, bu yıl “Retrospektif Seçki: Geçmişten Bugüne Bornova Kısa Film Günleri” temasıyla sinemaseverlerle buluştu. Festival, zengin içeriği ve dikkat çekici etkinlikleriyle yine sanatseverlerden büyük ilgi gördü.

    2021 yılından bu yana her yıl gelişerek devam eden festival, bu yıl yeni film başvurusu yerine geçmiş yıllarda gösterilen en iyi kısa filmleri bir araya getirerek Retrospektif Seçki oluşturdu. Ayrıca Canlandıranlar Uluslararası Film Festivali iş birliğiyle, yerli ve yabancı 14 kısa metraj animasyon film de izleyiciyle buluştu.

    Amerika Birleşik Devletleri’nden Jordan Hendrickson’un animasyon ve belgesel türündeki kısa filmleri “Konuk Yönetmen Filmleri Seçkisi” bölümünde yer aldı. Festival, İsviçreli yönetmen Christophe Saber’in “Disiplin” filmiyle açıldı ve 14 farklı ülkeden 43 kısa film, Bornova ve Urla’daki izleyicilerle buluştu.

    Festival Direktörü Nesli Özalp öncülüğünde gerçekleşen etkinliklerde, kısa film yönetmenleriyle söyleşiler, Türk sinemasının önemli ismi Handan İpekçi ile yaratıcı yolculuğu üzerine bir sohbet, kısa film afişleri sergisi, çeşitli sinema atölyeleri ve Pitching Platformu düzenlendi.

    Pitching Platformu’nda, İzmir’de çekilecek 10 finalist kısa film projesinin yönetmen ve yapımcıları jüri karşısına çıkarak projelerini sundu.

    Değerlendirme sonucunda Ekipman Desteği Ödülü kazanan 5 proje alfabetik sıraya göre şöyle:

    • “Annem Odada” / Yönetmen & Yapımcı: Iraz Şensöz
    • “Doğan İle Güvercinin Dansı” / Yönetmen & Yapımcı: Muhammet Fatih Taş
    • “Motivasyon” / Yönetmen: Mustafa Gönülver, Yapımcı: Sezer Koç
    • “So Long” / Yönetmen: Anıl Doğru, Yapımcı: Hamdi Murat Karakütük
    • “Tam Burslu” / Yönetmen & Yapımcı: Biriz Aydinç Öztüzemen

    Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, festivale katkıları nedeniyle Canlandıranlar Festivali Direktörü Berat İlk, UrlaDam Kurucusu Sanatçı Ercan Kesal ve Pitching Platformu jüri üyeleri Handan İpekçi, Zühal Çetin Özkan ve Tahsin İşbilen’e teşekkür plaketi sundu.

    Konuşmasında, “Sanat her yönüyle insanın ufkunu açıyor, cesaret katıyor. Sanatla ve doğayla iç içe olursak daha üretken ve mücadeleci oluruz. İçinde bulunduğumuz her sabah hukuksuzlukla uyandığımız şu günlerde, sabırla gelecek güzel günleri beklemenin tek yolu sanata sarılmak ve bu yolla örgütlenmek” ifadelerini kullanan Başkan Eşki, bu festivali gelenekselleştirip uzun yıllar sürdürmeyi hedeflediklerini belirtti.

  • Türkan Şoray’a Osmangazi’de sevgi seli

    Türkan Şoray’a Osmangazi’de sevgi seli

    BURSA ( İGFA) – Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından Yaşar Kemal’i 2025 yılında ‘Yılın Aydını’ olarak belirleyen Osmangazi Belediyesi, yıl boyunca düzenlediği etkinliklerle büyük ustanın mirasını yaşatıyor. Edebiyata kazandırdığı 26 roman, 11 deneme, 9 röportaj, 2 öykü ve birçok şiirle büyük eserler bırakan usta yazar Yaşar Kemal’in, aşk, töre ve anne şefkati üçgeninde geçen ‘Yılanı Ördürseler’ romanıaynı adla sinemaya uyarlanmış ve başrolünde de usta sanatçı Türkan Şoray oynamıştı.

    Osmangazi Belediyesi Panorama 1326 Fetih Müzesi’nde düzenlediği söyleşiyle Türkan Şoray’ı hayranlarıyla bir araya getirdi. Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğluve usta oyuncu Türkan Şoray’ın konuk olarak katıldığı söyleşide usta yazar Yaşar Kemal ve Yılanı Öldürseler filmi konuşuldu. Usta oyuncu başrolünde oynadığı film çekilirken yaşadıklarını sevenleriyle paylaştı. Söyleşinin ardından sevilen sanatçı Türkan Şoray, sevenleriyle başrolünde oynadığı Yılanı Ördürseler, filmini beraber izledi. Etkinliğin sonunda hayranları usta oyuncu ile fotoğraf çekin için bir biriyle yarıştı.

    “YAŞAR KEMAL’İN ROMANLARINI SOLUKSUZ OKURDUM”

    Yaşar Kemal’in ülkemizde en sevilen yazarların başında geldiğini ifade eden Yeşilçam’ın Sultanı Türkan Şoray, “Eserleri dünyada farklı dillere çevrilmiş ve okunmuş bir yazar Yaşar Kemal. O’nun romanlarını ben hep soluksuz okurdum. Yaşar Kemal’in Yılanı Öldürseler romanının sinema uyarlamasında rol aldığım için çok şanslıyım. Filmdeki Esme rolünü oynayacağım için mideme kramplar giriyordu. Fakat bir aksilik oldu. Filmi çekecek yönetmen çekmedi ve film kaldı. Ben, Esme rolünü oynayamayacağım diye nedeyse sinir krizi geçirecektim. Ben daha önce bir kez yönetmenlik yapmıştım. Yapımcı daTürkan Hanım bu filmin yönetmenliğini siz yapın dedi” şeklinde konuştu.

    “YAŞAR KEMAL ŞEFKATLİ VE HAYAT DOLU BİR İNSANDI”

    Esme rolünü oynayacağı içingözünün hiçbir şeyi görmediğinibelirten Şoray, “Evet deyip kabul ettim. Kabul ettikten sonra Allah’ım ben ne yaptım dedim. Koskoca Yaşar Kemal, ben onun romanının nasıl yönetmenliğini yapabilirim Bu kadar büyük bir sorumluluğu aldın, Türkan ne yapıyorsun dedim. Artık iş işten geçmişti. Senaryo çalışmaları başladı ve ben sevgili Yaşar Kemal’le tanıştım. Cana yakın, hayat dolu, yaşama sevinci olan, insanları seven, heybetli, gür sesli, şefkatli ve hayat dolu bir insandı. Bana bu filmin yönetmenliğini sen mi yapacaksın dedi. Biraz da şaşırmıştı; ama bir kadına yardımcı olma duygusuyla senaryoyu ben yazarım dedi” diye konuştu.

    Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu ise “Bu film, Yaşar Kemal’in aynı adlı romanından uyarlandı. Ancak öyle sıradan bir uyarlama değil, büyük ustada bunu ifade etmişti. Romanımı en iyi filmleştiren Sayın Türkan Şoray, hanım efendidir dedi” ifadelerini kullandı.

    Etkinliğin sonunda Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Mutlu Esendemir, usta sanatçıya günün anısına çiçek ve hediye takdim etti.

  • DEÜ’lü genç yönetmene 15 ödül

    DEÜ’lü genç yönetmene 15 ödül

    İZMİR (İGFA) – Yardımcı yönetmenliğini Dr. Öğretim Üyesi Emrah Suat Onat’ın üstlendiği film, 2023-2024 yıllarında “En Çok Ödül Alan Deneysel Kısa Film” unvanını alırken, kısa film alanında DEÜ’yü Türkiye’nin en çok ödül alan ikinci üniversitesi konumuna taşıdı.

    “GÜZEL SANATLARDA EKOL YARATTIK”

    Başarıyı değerlendiren DEÜ Rektörü Prof. Dr. Bayram Yılmaz, sanatın öğretici ve etkileyici gücüne dikkat çekti. DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi ve Enstitüsü’nün yetiştirdiği sanatçı ve akademisyenlerle Türkiye’de bir ekol yarattığını vurgulayan Rektör Yılmaz, “Sanat, bir şeyler öğretebilmenin en farklı ve en akılda kalıcı yoludur. Çünkü sanat, insanların duygularına da dokunur. Bu özelliklerinden dolayı sanat, diğer bütün disiplinlerden ayrılır. Tüm bunların ışığında, önemli bir toplumsal meseleyi ele aldığı yapımı ve elde ettiği başarılarla Üniversitemizi ulusal ve uluslararası sanat dünyasında başarıyla temsil eden genç yönetmenimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi.

    “FİLM GENÇ BİR KIZIN MÜCADELESİNİ ANLATIYOR”

    Filminin elde ettiği büyük başarıdan dolayı duyduğu mutluluğu dile getiren Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Film Tasarımı Bölümü Doktora öğrencisi Sevin Yaman, 2023 yılında izleyici ile buluşan kısa filmin tecavüz faili ile zorla evlendirilen genç bir kızın mücadelesini ele aldığını ve toplumsal dayanışmanın önemini vurguladığını ifade etti.

    Bu temayı, kişi zamirleri üzerinden deneysel bir yaklaşımla beyazperdeye aktarmayı tercih ettiğini kaydeden Yaman, “Konunun son derece hassas doğası göz önünde bulundurulduğunda, izleyicilere bu hikâyeyi duygusal bir çerçevede sunmaktan kaçındım. Klasik anlatı sinemasının kurallarını takip ederek bir dram filmi çekmek yerine, deneysel sinemanın sunduğu farklı anlatım olanaklarını kullanarak ve kurgu tekniklerinin gücünden yararlanarak, izleyiciyi film sonrası düşünmeye sevk edecek bir alan yaratmayı amaçladım. Projeme destekleri için Üniversiteme ve kıymetli hocalarıma teşekkür ederim” şeklinde konuştu.