Etiket: Hasta

  • LÖSEV İstanbul’da mutluluk paylaştıkça çoğalıyor

    LÖSEV İstanbul’da mutluluk paylaştıkça çoğalıyor

    İSTANBUL (İGFA) – LÖSEV Kurban Bayramında yapılan vekâleten kurban bağışları sayesinde 81 ilde, yıl boyunca hastalara ve onların ihtiyaç sahibi ailelerine et ve et ürünleri desteğini ara vermeden sürdürüyor. Özelikle sağlıklı beslenme zincirinin en önemli halkalarından biri olan protein, lösemi-kanser tedavilerinde hayati önem taşıyor. Araştırmalar kansere yönelik iyileşmeyi sağlayacak fonksiyonların pek çoğu için proteinin önemini ortaya koyuyor. Öte yandan yetersiz protein alımı hastalığın iyileşmesini yavaşlatıyor ve enfeksiyonlara karşı vücut direncini azaltıyor. Bu yüzden kanser tedavisi gören hastaların, sağlıklı insanlardan yüzde 50 daha fazla protein ihtiyacı olduğu biliniyor.

    MUTLU ET PAKETLERİ İSTANBUL ANADOLU YAKASINDAKİ AİLELERE ULAŞTIRILDI

    LÖSEV Et desteğinden her yıl on binlerce hasta ve ailesi faydalanıyor. Hastalar vakumlu ambalajlarda taze et olarak ya da LÖSEV Et Kart ile büyük marketlerden, hijyenik koşullarda, kaliteli et ve et ürünlerine ulaşıyor. LÖSEV 81 ilde yaptığı dağıtımları aralıksız sürdürüyor.İstanbul Ataşehir’deyapılan Et ve et ürünleri yardımında LÖSEV ‘e kayıtlı hasta ve ailelerine et ve et ürünleri sunuldu. Hasta ve aileleri “LÖSEV sayesinde ne salgın, ne yoksulluk ne de hastalık belimizi bükemedi. Sofraya ne koyacağım diye hiç düşünmedim. LÖSEV ’e bağış yapan hayırseverlere biz de hayır dualarımızı sunuyoruz, Allah bağışlarını kabul etsin, Allah razı olsun” dedi.

  • DEÜ’den kadın sağlığında önemli başarı!

    DEÜ’den kadın sağlığında önemli başarı!

    İZMİR (İGFA) – İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), kadın sağlığı alanında gerçekleştirdiği nitelikli cerrahi müdahalelerle fark yaratmaya devam ediyor. DEÜ Araştırma Uygulama Hastanesi’nde 12 Mayıs 2025 tarihinde gerçekleştirilen ileri düzey bir operasyon ile 55 yaşındaki kadın hastanın sağ yumurtalık kaynaklı karın boşluğunda tespit edilen yaklaşık 40×45 santimetre boyutunda (en ve boy) ve 15 kilogram ağırlığındaki dev bir yumurtalık kisti, başarılı cerrahi müdahale ile çıkarıldı.

    Ameliyat, Dokuz Eylül Üniversitesi Araştırma Uygulama Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Güney liderliğinde; Doç. Dr. İbrahim Yalçın, Doç. Dr. Onur Yavuz ve Araş. Gör. Uzm. Dr. Rümeysa Belen Gümüş’ten oluşan deneyimli bir ekip tarafından gerçekleştirildi. Operasyonda anestezi sürecini Prof. Dr. Bahar Kuvaki, çıkarılan kitlenin patolojik değerlendirmesini ise Doç. Dr. Zeynep Bayramoğlu üstlendi.

    “ZORLU SÜRECİ BAŞARIYLA YÖNETTİK”

    Operasyonun ardından hastanın genel sağlık durumunun iyi olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Güney, bu büyüklükteki bir kitlenin patlatılmadan çıkarılmasının hem teknik açıdan hem de hasta güvenliği açısından kritik önem taşıdığını vurguladı. Prof. Dr. Güney, şu değerlendirmelerde bulundu:
    “Dev boyutlara ulaşan bu tür kitleler, karın içi basıncını artırarak hastanın yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilir. Erken tanı ve uygun cerrahi müdahale ile bu riskleri ortadan kaldırmak mümkün. Bu büyüklükte bir kisti çevre dokulara zarar vermeden çıkarmak, ileri düzey cerrahi tecrübe ve ekip uyumu gerektirir. Ekibimiz bu zorlu süreci başarıyla yönetti. Hastamızın ameliyat sonrası yakın takibi sürüyor.”

    ERKEN TANI VURGUSU

    DEÜ Araştırma Uygulama Hastanesi’nin İzmir ve Ege Bölgesi’nde kadın sağlığı alanında önemli bir referans merkezi olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Güney, “Yumurtalık kistleri kadınlarda sık görülen, genellikle iyi huylu oluşumlardır. Ancak bazı kistler zamanla büyüyerek karın içinde baskı oluşturabilir, ağrıya neden olabilir ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle menopoz sonrası dönemde ortaya çıkan veya hızlı büyüme gösteren kistlerin mutlaka değerlendirilmesi gerekir. Karın şişliği, adet düzensizliği, kasık ağrısı gibi şikayetleri olan kadınların gecikmeden bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurması büyük önem taşır. Bu tür hastalıkların erken tanı ve tedavisi hem daha kolay hem de daha etkili olur.” ifadelerine yer verdi.

    Ameliyat ekibinde yer alan Doç. Dr. İbrahim Yalçın ise DEÜ Araştırma Uygulama Hastanesi’nin kadın hastalıklarında ileri düzey cerrahi uygulamalarıyla hem bölgesel hem de ulusal ölçekte önemli bir merkez konumunda olduğunu ifade etti.

  • Hemşireler ile hemşire adayları bir araya geldi

    Hemşireler ile hemşire adayları bir araya geldi

    İZMİR (İGFA) – Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) yapılan sempozyumda, Eşrefpaşa Hastanesi’nde görev yapan emekli hemşireler ile hemşire adayları da bir araya geldi.

    12-18 Mayıs Hemşireler Haftası’nda İzmir Büyükşehir Belediyesi Eşrefpaşa Hastanesi ve Türk Hemşireler Derneği İzmir Şubesi tarafından “Dönüşümün Kalbinde Hemşirelik Sempozyumu” düzenlendi. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM) Küçük Salon’da yapılan sempozyuma, İzmir Büyükşehir Belediyesi Eşrefpaşa Hastanesi hemşireleri ile hastaneden emekli hemşirelerin yanı sıra İzmir Tınaztepe Üniversitesi’nde (İZTÜ) öğrenim gören hemşire adayları da katıldı.

    “Hemşire, kız kardeş demek”

    İzmir Büyükşehir Belediyesi Eşrefpaşa Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Başak Bayram, modern hemşireliğin kurucusu Florence Nightingale olsa da ondan yüzlerce yıl önce de hemşirelik mesleğinin yapıldığını ve hemşireliğin kadim bir meslek olduğunu anlattı. Hemşire kelimesinin aynı zamanda kız kardeş demek olduğunu hatırlatan Bayram, “Hasta olan bir insana bu kadar bakım, ancak kız kardeş gibi bir akrabalık bağı olan biri tarafından yapılır” dedi. Başhekim Doç. Dr. Başak Bayram, iki yıl Eşrefpaşa Hastanesi’nde görev alan Alman hemşire Margot Konrat’ın çalışma izninin uzatılmasına ilişkin 1934 ve 1937 tarihli ve dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk imzalı iki belgeyi de konuşması sırasında ekrana yansıttı.

    “Eşrefpaşa Hastanesi ile gurur duyuyoruz”

    Eşrefpaşa Hastanesi’nin 117 yıllık tarihi hakkında da bilgi veren Bayram, “Biz bir kişinin fazla çalışmasıyla değil, yeterince çalışmasıyla ilgileniyoruz. Hasta bakımının kalitesine odaklıyız. Bizden öncekiler bize öyle bir ekol vermişler ve biz o ekolü sürdürüyoruz. Yıllar içinde bütün bu kültürü yaşatmışız, bugüne kadar sürdürmüşüz. Bu bizim gurur duyduğumuz bir şey ve biz önümüzdeki yıllarda bunu geliştirerek geleceğe taşımak niyetindeyiz. Eşrefpaşa Hastanesi, Türkiye’nin döner sermayesi olmayan tek hastanesi. Umarız büyük hastaneler yapmak yerine toplumun temel ihtiyaçlarına cevap verebilen ve iyi hemşirelik bakımı ile tıbbi bakımı harmanlayan ikinci basamak hastanelerin sayısı artar ve daha rahat çalışma ortamlarında çalışılma şansı olur” diye konuştu.

    “Sağlıklı kalamıyoruz”

    Türk Hemşireler Derneği İzmir Şubesi Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Ebru Melek Benligül, “Sağlığın korunması ve geliştirilmesi, hastalanan bireyin sağlığına kavuşturulması için tüm ortamlarda kesintisiz hizmet vermek hedefiyle mesleğe başlıyoruz. Halkımızın hak ettiği nitelikli hemşirelik bakımını sunmak istiyoruz. Ancak ne yazık ki her geçen gün halkımızın sağlıklı olmaktan bizler de arzu ettiğimiz, inandığımız kaliteli sağlık hizmetinden uzaklaşıyoruz. Sağlık hizmetini ticaretin konusu olarak gören, sağlık değil hastalık üreten bir sağlık sisteminde sağlıklı kalamıyor, halkımızı sağlıklı kılamıyoruz. Bizleri yok sayan; eğitimimizi, uzmanlığımızı, meslek kimliğimizi, emeğimizi görmeyen, yasa ve yönetmeliğimizi hiçe sayan bir sistemde bizler sağlıklı kalamıyor, halkımızı sağlıklı kılamıyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Eşrefpaşa Hastanesi hemşireleri olarak şanslıyız”

    Eşrefpaşa Hastanesi Başhemşiresi Gülçin Akın ise “Hemşirelik, özveri, sevgi, bilgi ve vicdan ile yapılan bir meslektir. Maalesef ülkemizde hemşireler çok zor koşullarda çalışmakta, hak ettiği değeri görememektedir. Ancak bizler İzmir Büyükşehir Belediyesi Eşrefpaşa Hastanesi’nde etik ilkelerle, uygun çalışma koşullarında, benimseyici, destekleyici ve saygılı bir ortamda çalıştığımız için çoğu meslektaşlarımızdan şanslıyız. Genç meslektaşlarım; sizler geleceğin ışığısınız. Sizlerin vicdanı, enerjisi, bilgisi ile biz daha çok yükseleceğiz. Bizler geçmişten aldığımız mirasla geleceğin aydınlığında daha birçok insanın hayatına dokunacağız” sözlerine yer verdi.

    İki başlık altında konuşuldu

    İZTÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü’nden Prof. Dr. Fisun Şenuzun Aykar moderatörlüğünde düzenlenen sempozyumda, Türk Hemşireler Derneği İzmir Şubesi Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Ebru Melek Benligül, “Tükenmişlikten Umuda: Hemşirelikte Yeni Bir Yol Haritası”, Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi’nden Prof. Dr. Şafak Dağhan ise “Yarınları İnşa Etmek: Hemşirenin Dönüştürücü Gücü” başlıklarında konuşma yaptı. Etkinlikte, emekli hemşireler de sahneye çıkarak duygularını paylaştı. Sempozyum, Eşrefpaşa Hastanesi hekimleri, hemşireleri ve sağlık çalışanlarının halk oyunu gösterisi ile sona erdi.

  • Her üç yetişkinden biri uykusuzluk yaşıyor!

    Her üç yetişkinden biri uykusuzluk yaşıyor!

    İSTANBUL (İGFA) – Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi’nden Nöroloji Uzmanı Dr. Meliha Aydın, yeterli ve kaliteli uyku hakkında ‘sağlıklı yaşam için vazgeçilmez unsurların başında gelir’ yorumunu yapıyor. Uyku sağlığı ve bozuklukları hakkında bilgi veren Uzm. Dr. Meliha Aydın; “Uyku hem bağışıklık sisteminin düzgün çalışabilmesi hem de başta beyin ve sinir dokuları olmak üzere, vücudun geri kalanında uyumlu ve düzenli bir fizyolojik ortam sağlanabilmesi için hayati bir ihtiyaçtır. Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) verilerine göre insomnia yani uykusuzluk, toplumda en sık görülen uyku bozukluğudur. Buna göre tüm yetişkinlerin üçte birinde uykusuzluk belirtilerinin izlendiği yapılan bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Bu, yetişkinlerin yüzde 6 ila 10’unda ise ‘uykusuzluk’ tanısı alacak derecede şiddetli belirtiler izlenir. “diyor.

    TEDAVİ EDİLMEYEN UYKUSUZLUK CİDDİ HASTALIKLARA YOL AÇIYOR

    Tedavi edilmeyen uyku bozukluklarının günlük hayatı giderek zorlaştırdığına değinen Nöroloji Uzmanı Dr. Meliha Aydın; “Uyku problemleri, sosyal hayatın etkilenmesi, sabah yorgunluğu, sabah baş ağrısı, dikkati toplamada bozukluk, unutkanlık, işte başarısızlık, trafik kazalarında artış, kalp sorunları, hipertansiyon, sinirlilik, mide yanması, bazı reflü çeşitleri de dahil olmak üzere mide ve bağırsak hastalıkları, obezite, depresyon, cinsel isteksizlik, kan hastalıkları ve geceleri idrar sorunları gibi yaşam kalitesini olumsuz etkileyen pek çok rahatsızlığa yol açabilir. Günlük yeterli ve kaliteli uyku uyuyamayan kişilerde hayatı tehdit edebilecek düzeyde sağlık problemleri ortaya çıkabilir. Bu açıdan uykusuzluğun tedavi edilmemesi, yetersiz ve kalitesiz uykuya yol açarak birçok komplikasyonun gelişmesine olanak verir:

    • Obezite ile birlikte kalp-damar sağlığının bozulması
    • Diyabet, yüksek tansiyon gibi kronik rahatsızlıklar
    • Bağışıklık sisteminin zayıflaması ve buna bağlı sık enfeksiyon hastalığı gelişmesi
    • İnme gibi beyin-damar hastalıkları ile buna bağlı epilepsi gelişmesi
    • Astım gibi bağışıklık sistemi ile alakalı akciğer problemleri
    • Anksiyete, depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklar
    • Konsantrasyon düşüklüğüne bağlı trafik kazası gibi günlük yaşamda hayatı tehdit edebilecek durumların gelişmesi
    • Okul veya iş performansında ciddi düşüş ve buna bağlı sosyal sorunlar
    • Hafızanın zayıflaması
    • Cinsel fonksiyon bozuklukları

    TEŞHİS İÇİN İLK ADIM: UYKU TESTİ (POLİSOMNOGRAFİ)

    Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi’nden Nöroloji Uzmanı Dr. Meliha Aydın; “Polisomnografi (PSG) yani uyku testi, uyku ile ilgili hastalıkların tanısında sıklıkla başvurulan bir yöntem. Bu içerikte; hastanın gece uykusu sırasında beyin dalgaları, solunum düzeni, kas aktiviteleri, kanındaki oksijen düzeyi, göz hareketleri gibi yaşamsal faaliyetleri kayıt altına alınır. Ayrıca hastanın uyku esnasındaki görüntüsü de kaydedilerek ileriki değerlendirmeler için saklanır. Polisomnografi ile elde edilen tüm bu bilgiler ışığında hastada uyku apnesi tanısı olup olmadığına karar verilir. Uyku apnesi durumunda multidisipliner bir yaklaşım ile onun üzerine eğilmek faydalı olacaktır. Bu süreçte hastaya yaklaşım, sadece tedavi değil aynı zamanda önemli “yaşam tavsiyeleri” vermektir. İnsomnia rahatsızlığında kişiler yakınları tarafından desteklenmesi de son derece önemlidir. Hasta yakınlarının doğru ve yeterli düzeyde bilgilendirilmesi, hastaların günlük yaşam pratiğinde yaşadıkları sorunlar hakkında farkındalıklarının arttırılması da tedavi sürecinde önemli bir destek olacaktır. Hastaların uyku kalitesinin arttırılmasına yönelik tedbirlerde aile bireyleri aktif rol üstlenmeli, hastaların yeterli ve kaliteli uyku alabilmeleri için gerekli hassasiyeti göstermelidirler” diyor.

    PSİKİYATRİK HASTALIKLARIN SESSİZ ORTAĞI: UYKU BOZUKLUKLARI

    Uyku bozuklukları ve psikiyatrik hastalıklar hakkında konuşan Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi’nden Psikiyatrist Uzm. Dr. Pelin Taş ise iyi bir ruh haline sahip olabilmek için sağlıklı bir uyku rutinin önemine dikkat çekiyor. Psikiyatrist Uzm. Dr. Pelin Taş; “Uyku bozuklukları psikiyatrik hastalıkların hem sonucu hem de sebebi olarak karşımıza çıkabiliyor. Ruhsal hastalığı olan bireylerin yaklaşık %50-80’inde uyku sorunu bulunmakla birlikte, uyku sorunu olan hastaların da yaklaşık %50’si psikiyatrik tanı almaktadır. Uyku sorunları birçok psikiyatrik hastalık için tanı ölçütlerinin bir parçasıdır. Depresyonda, anksiyete bozukluklarında, duygudurum bozukluklarında, bağımlılıklarda ve bilişsel bozukluklarda sıklıkla uyku bozuklukları görülebiliyor.”

    Psikiyatrist Uzm. Dr. Pelin Taş, psikiyatrik hastalıkların tedavisinde yalnızca ilaç ve terapi değil, uyku hijyeninin de düzeltilmesi öneriyor. Bu anlamda yapılması gerekenler ise:

    • Her gün aynı saatte yatılmalı ve sabahları aynı saatte kalkılmalıdır. Eğer aynı saatte yatıp uykuya dalamıyorsanız bile sabah kalkış saatiniz mutlaka aynı olmalıdır.
    • Uykunuz gelmeden yatağa girmemeli, yattıktan sonra yarım saatten daha fazla süre uyuyamaması halinden yataktan kalkıp loş ışıkta kitap okuma, sakin bir belgesel izleme veya dinlendirici bir enstrümantal müzik dinleme gibi rahatlatan etkinliklerde bulunulmalı. Uyku geldiğinde ise yeniden yatağa dönülmeli.
    • Gündüz uyuklamalarından kaçınılmalı.
    • Yatak odasının karanlık ve sessiz olması sağlanmalı.
    • Yatak odası sadece uyumak ve cinsel yaşam için kullanılmalı.
    • Haftada en az üç gün ortalama 30-40 dk düzenli egzersiz yapılmalı. Ancak yatma saatine yakın ağır egzersizler yapılmamalı.
    • Yatağa girmeden bir saat önce elektronik cihazlardan uzaklaşılmalı.
    • Yatma saatine 2 saat kala yemek yeme eylemi sonlandırılmalı.
    • Akşam saatlerinde kafeinli gıdalardan (çay, kahve, çikolata, kola gibi), alkollü içeceklerden ve tütün kullanımından kaçınılmalı.

  • Türkiye-İran cerrahi iş birliği güçleniyor

    Türkiye-İran cerrahi iş birliği güçleniyor

    İSTANBUL (İGFA) – Türkiye ile İran arasındaki bilimsel iş birliklerine bir yenisi daha eklendi. Memorial Ankara Hastanesi’nden Prof. Dr. Serkan Durdu ve Doç. Dr. Fatih Gümüş, Tahran’da düzenlenen 10. Uluslararası Katılımlı Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Kongresi’ne, kongre başkanı Dr. Saeed Hoseini’nin özel davetiyle katılarak Türkiye’yi başarıyla temsil etti.

    İran’ın önde gelen kalp merkezlerinden Shahid Rajaie Heart Center ev sahipliğinde gerçekleşen ve bölgenin en prestijli bilimsel etkinliklerinden biri olarak gösterilen kongre, İranlı üst düzey cerrahlar, kardiyologlar, akademisyenler ve sağlık otoritelerini bir araya getirdi.

    Prof. Dr. Durdu ve Doç. Dr. Gümüş, kongrede minimal invaziv kalp cerrahisi, robotik destekli koroner bypass teknikleri, hasta konforunu artıran yeni cerrahi yaklaşımlar ve eğitim temelli iş birlikleri konularında toplam 10 farklı oturumda konuşmacı, panelist ve moderatör olarak görev aldı.

    Bilimsel programın en dikkat çeken anlarından biri, kongrenin son gününde gerçekleştirilen canlı cerrahi yayını oldu. Memorial Ankara Hastanesi ekibi, çoklu damar hastalığı bulunan bir erkek hastaya, göğüs kafesi açılmadan uygulanan minimal invaziv yöntemle üç damar koroner bypass ameliyatı gerçekleştirdi. Video-endoskopik destekli ameliyat, Tahran’daki kongre salonuna canlı yayınla aktarılırken İranlı kalp cerrahlarının ve katılımcıların büyük ilgisini çekti.

    Özel enstrümanlarla yapılan kapalı cerrahi yöntemin sunduğu avantajlar — daha az kan kaybı, daha kısa yoğun bakım süresi ve hızlı iyileşme — kongrede detaylarıyla paylaşıldı. Bu yüksek düzeyli uygulama, Türkiye’nin minimal invaziv kalp cerrahisindeki tecrübe ve teknolojik kapasitesini uluslararası tıp camiasına bir kez daha gösterdi.

  • Sağlık turizminde kayıt dışılık alarmı! Kayıt dışılık 1,6 milyar dolara ulaştı

    Sağlık turizminde kayıt dışılık alarmı! Kayıt dışılık 1,6 milyar dolara ulaştı

    İSTANBUL (İGFA) – Sağlık turizmi küresel çapta 100 milyar dolarlık bir pazar oluştururken, Türkiye’ye 2023’te 3 milyon hasta 4 milyar dolar gelir bıraktı. Ancak sektörde yüzde 40’lık kayıt dışılık, 1,6 milyar dolar kayıp ve hasta güvenliği sorunlarına yol açıyor.

    HOP Health Kurucusu ve CEO’su Dr. Eren Ünal, kayıt dışılığın hasta güvenliği, sektör itibarı ve haksız rekabet gibi sorunlar yarattığını vurguladı.

    “Kayıt dışı hizmetler, kalitesiz ortamlarda sunuluyor ve Türkiye’nin sağlık turizmi imajını zedeliyor. Bu, uzun vadede hasta sayısını düşürebilir. Yasal çalışan sağlık merkezleri ise adil olmayan rekabetle karşı karşıya” dedi.

    ŞEFFAF VE GÜVENLİ ÇÖZÜMLER

    HOP Health, kayıt dışılığı azaltmak için GDPR uyumlu bir altyapıyla hasta kayıtları, tedavi süreçleri ve ödemeleri şeffaf bir şekilde takip ediyor. Dr. Ünal, “Dijital ödeme sistemlerimiz, kayıt dışı ödemeleri engelleyerek gelirlerin resmi kaydını sağlıyor. Sadece Sağlık Turizmi Yetki Belgesi’ne sahip kurumlarla çalışıyoruz. Bu, hastaların uluslararası standartlarda hizmet almasını ve Türkiye’nin güvenilirliğini artırmayı hedefliyor” diye konuştu.

    Dr. Ünal, HOP Health’in Türk sağlık hizmetlerinin küresel itibarını güçlendirerek Türkiye’yi sağlık turizminde lider bir destinasyon yapmayı amaçladığını belirtti.

  • Bursa Nilüfer’de dayanışma her geçen yıl büyüyor

    Bursa Nilüfer’de dayanışma her geçen yıl büyüyor

    BURSA (İGFA) – Nilüfer Belediyesi’nin 2014 yılında ihtiyaç sahipleri için başlattığı destek çalışmaları her geçen yıl güçlenerek, devam ediyor. Ekonomik şartların zorlaştığı bu dönemde, yaşlı, engelli veya sağlık sorunları olan vatandaşlara yönelik bu destekler, önemli bir dayanışma örneği de oluyor.

    Hijyen paketi, çocuk bezi, hasta bezi, manuel ve akülü tekerlekli sandalye, motorlu hasta yatağı, havalı yatak, walker ve erzak paketi desteklerinden yararlanmak isteyenlerin doğrudan yaptığı başvurular titizlikle inceleniyor. Uygun görülen vatandaşların ihtiyaç duyduğu malzemeler bizzat alınıyor veya belediye ekipleri tarafından teslim ediliyor. Gerekli durumlarda tıbbi ürünlerin kurulumu yine belediye ekipleri tarafından gerçekleştiriliyor.

    Hasta yatağı başvurusunda bulunmak isteyen ancak Nilüfer Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü’ne gelemeyen vatandaşlar da (0224) 240 23 50 numaralı telefonu arayarak, taleplerini iletebiliyorlar.

    Nilüfer Belediyesi, 2024 yılında 121 hijyen paketi dağıtırken, 643 çocuk bezi, 503 hasta bezi, 143 manuel sandalye, 8 akülü sandalye, 86 motorlu hasta yatağı, 17 havalı yatak ve 16 walker olmak üzere toplam bin 537 ayni destek ihtiyaç sahiplerine ulaştırdı. Ayrıca Ramazan ayında da 8 bin 500 erzak kolisi Nilüfer’deki ihtiyaç sahiplerine iletildi.

    Nilüfer Belediyesi, bağış yapmak isteyen kişi ve kurumların desteğini de kabul ediyor. Ayni destekleri ilgili kişilere ulaştıran Nilüfer Belediyesi, örnek bir çalışmaya da imza atıyor.

  • DEÜ onkoloji araştırmalarına kitvak desteği

    DEÜ onkoloji araştırmalarına kitvak desteği

    İZMİR (İGFA) – Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) ile Kemik İliği Transplantasyon ve Onkoloji Merkezi Kurma ve Geliştirme Vakfı (KİTVAK) arasında önemli bir bağış protokolü imzalandı. DEÜ Rektörlüğü’nde yapılan imza töreni, DEÜ Rektörü Prof. Dr. Bayram Yılmaz, KİTVAK Mütevelli Heyet BaşkanıH.EnginCankeş, Yönetim Kurulu Başkanı A. İklil Uluerenve yönetim kurulu üyeleri ile DEÜ Onkoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Refik Emre Çeçen’in katılımıyla gerçekleştirildi.

    ARAŞTIRMALARA KATKI SUNACAK

    İmzalanan protokol kapsamında, DEÜ Onkoloji Enstitüsü Temel Onkoloji Bölümü Laboratuvarı’nın yeniden yapılandırılması sürecinde ihtiyaç duyulan araç ve gereçlerin bir kısmı KİTVAK tarafından sağlanan yaklaşık 3,5 milyon liralık destekle temin edilerek Üniversite’ye bağışlanacak. Destek sayesinde, onkoloji hastalarında tekrarlayan, tedaviye direnç gösteren ya da tedaviye yanıt vermeyen klinik tabloların araştırılması için gerekli altyapının güçlendirilmesi ve genel anlamda kanser araştırmalarına katkı sunması hedefleniyor.

    “KİTVAK İLE UYUM İÇİNDEYİZ”

    KİTVAK’asağladığı destek için teşekkür eden DEÜ Rektörü Prof. Dr. Bayram Yılmaz, “Ülkemizin en önemli hayır kuruluşlarından biri olan KİTVAK ile uzun yıllara dayanan bir iş birliğimiz, paydaşlığımız var. Gerek Balçova’daki sağlık kampüsümüzde hasta yakınlarına yönelik kurulan KİTVAKAbdulrezzak Sancak Hasta ve Hasta Yakınları Konukevi gerek kanser araştırmalarımıza yönelik bizlere sundukları destekler ile iyi ve uyumlu bir çalışma içindeyiz. İlgilendiğimiz konular zorlu süreçler. Bugün de bir araya gelmemizin sebebi halihazırdaki iş birliklerimizi pekiştirmek. İmzaladığımız protokol ile güncel destek olarak yaklaşık 3,5 milyon Türk lirası değerinde bir bağışla, Onkoloji Enstitümüzde yer alan laboratuvarımızın malzeme ihtiyacının karşılanmasına önemli bir katkı sağladılar. Gerçekten tüm katkıları için Üniversitemiz, hastalarımız ve yakınları adına Vakfımıza şükranlarımı sunuyorum. İyi ki varlar” dedi.

    TOPLUMSAL FAYDAYA KATKI

    Türkiye’de yalnızca üç Onkoloji Enstitüsünden biri olma özelliğini taşıyan ve Ege Bölgesi’nde alanında kurulan tek enstitü olan DEÜ Onkoloji Enstitüsü’nün bu destekle araştırma ve tedavi çalışmalarını daha ileri bir seviyeye taşıyacağını belirten Rektör Yılmaz, üniversite-sanayi-vakıf iş birliklerinin akademik ilerleme ve toplumsal fayda açısından büyük önem taşıdığını da vurguladı.

    “İYİLİKTE BULUŞUYORUZ”

    KİTVAK Yönetim Kurulu Başkanı A. İklil Ulueren ise kanser araştırmalarına katkıda bulunmanın toplum sağlığı için taşıdığı öneme dikkat çekerek, Dokuz Eylül Üniversitesi ile iş birliği yapmaktan mutluluk duyduklarını ifade etti. Ulueren, “KİTVAK’ın varlığı hastaya ve hasta yakınlarına hep destek olmuştur. Bununla onur duyuyoruz. Dokuz Eylül Üniversitesi ile de uzun yıllara dayanan bir paydaşlığımız var. Bu birlikteliği iyilik amaçlı devam ettirmek istiyoruz. Bugün de bu kapsamda Üniversite ile bir araya geldik ve hastalığa umut olacak son derece önemli bir yatırıma daha imza attık. Birlikten kuvvet doğar. Bize yüreğini açan ve son derece samimi yaklaşan Sayın Rektörümüze ve tüm üniversite yetkililerine teşekkür ediyoruz” ifadesinde bulundu.

    “HASTALARA HİZMET OLARAK GERİ VERECEĞİZ”

    DEÜ Onkoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Refik Emre Çeçen ise konuşmasında şunları kaydetti: “KİTVAK yetkililerine iyi ki varsınız demek istiyorum. Sağlık alanının geneli şüphesiz çok önemli ama onkoloji apayrı. Bir ailenin bir çocuğun başına geldiğinde adeta bir afet gibi geliyor ve tüm aile etkileniyor. Ertelenemez bir hastalık. Bu anlamda KİTVAK bu zorlu süreçlerde gerek hastalara gerek hasta yakınlarına sunduğu destekler ile gerçekten büyük destekçilerimiz arasında. Kendilerine tüm destekleri için teşekkür ediyorum. Rektörümüze de çok teşekkür ediyorum çünkü bugüne kadar her konuda bizim önümüzü açtı, yardımcı oldu. Bizler de bu gelişmeleri hastalarımıza hizmet, araştırma anlamında ileriye taşıyacağız” diye konuştu.

  • Beşiktaşlı sporcu ve ünlülerden çocuklara moral veren ziyaret

    Beşiktaşlı sporcu ve ünlülerden çocuklara moral veren ziyaret

    İSTANBUL (İGFA) – Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi, Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özgür Kasapçopur ve Prof. Dr. Reyhan Dedeoğlu, çocuk kliniğinde uzun süredir tedavi gören onlarca minik kalp için 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle organize ettikleri Cerrahpaşa Pediatri Şenliğine ev sahipliği yaptı.

    Organizasyona; Beşiktaş JK Yönetim Kurulu Üyesi Merve Öztopaloğlu ile BEŞİKTAŞ JK Kadın Futbol Takımı tam kadro olarak katıldı. Ellerinde hediyelerle gelen Beşiktaşlı sporcular kutlamada büyük ilgi gördü.

    Hem çocukları hem de ailelerini sevindiren Beşiktaşlı sporcular, hediyeler dağıttığı miniklerle bol bol hatıra fotoğrafı çektirdi.

    Çizgi Film Karakterlerinin dev boyuttaki maskotları ile çocuklara sürpriz yapan Selda Topal, hasta çocukları sevince boğdu. Kendisi de yenİ anne olan Zeynep Demirel ise miniklerle bol bol oyun oynadı.

    Serviste yattığı için şenliğe inemeyen çocukları da odalarında ziyaret eden ünlüler, “çocukların yüzlerinde oluşan tebessüm dünyaya bedel” dedi.

    Sabahın erken saatlerinde elinde bayraklarla hastaneye gelen Wilma Elles’i gören hasta yakınları, ünlü oyuncunun etrafında sevgi çemberi oluşturdu. Carolin diye tezahürat yapan aileleri sevgiyle kucaklayan Elles, tüm çocuklar ve aileleri ile tek tek fotoğraf çektirip, Türk Bayrağı dağıttı.

    Etkinlik sonunda katılan ve organizasyonun gerçekleşmesinde emeği olan isimlere teşekkür belgeleri takdim eden Prof. Dr. Özgür Kasapçopur ve Prof. Dr. Reyhan Dedeoğlu; “Çocuklar geleceğe dair en büyük varlıklarımız, çocukların hastalığı dünyayı durduracak kadar kötü bir şey. Bizler çocuk hekimleri olarak onlar için varız. Buradaki çocuklarımız 23 Nisan’da düzenlenen şenliklerin bir parçası olamıyorlar. Bu nedenle birkaç saatliğine de olsa onlara bu duyguyu coşkuyla yaşatan tüm destekçilerimize teşekkür ediyoruz.” mesajını verdiler.

  • Bursa Osmangazi Belediyesi kansere karşı bilinçlendirdi

    Bursa Osmangazi Belediyesi kansere karşı bilinçlendirdi

    BURSA (İGFA) – Bursa Osmangazi Belediyesi’nin MedicanaBursa Hastanesi ile ortaklaşa düzenlediği “Kendi Hikayeni Kansersiz Yaz” söyleşisine Medicana Bursa Hastanesi Radyasyon Onkoloji Uzmanı Dr. İbrahim Yıldırım, Osmangazi Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürü Dr. Sevcan Yaman, Onkoloji Survivor’ı Sevgi Uyumaz Türk ve Bursa Kanserle Savaş Derneği Sosyal Komite Başkanı Nermin Özkurt, konuşmacı olarak katıldı.

    Sevda Kurul’un moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide Bursa Hastanesi Radyasyon Onkoloji Uzmanı Dr. İbrahim Yıldırım, neler kansere yol açar, hastalıktan korunmak için ne gibi önlemler alınmalı ve nelere dikkat edilmeleri konularında bilgiler verdi.

    Osmangazi Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürü Dr. Sevcan Yaman, Osmangazi Belediyesi’nin vatandaşları kanserden korumak için yaptığı çalışmaları anlattı. Kansere yakalanarak iyileşen Sevgi Uyumaz, hastalık süresince yaşadıklarını aktardı. Bursa Kanserle Savaş Derneği Sosyal Komite Başkanı Nermin Özkurt ise derneklerinin yaptığı çalışmalar hakkında bilgiler verdi.

    “HER GÜN 2 KİLOMETRE TEMPOLU YÜRÜMEK KANSERE YAKALANMA RİSKİNİ AZALTIYOR”

    Onkolojik hastalıklardan nasıl kaçınılalım şeklinde çeşitli araştırmalar yapıldığını ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Radyasyon Onkoloji Uzmanı Dr. İbrahim Yıldırım, “Şeker hastalarında, şeker hastası olmayanlara göre 4 ila 10 kat oranında onkolojik rahatsızlıklar görülüyor. Şeker hastası olmamaya çalışacağız. Şeker hastalarının kendilerine daha gazla dikkat etmesi gerekiyor. Kronik bir takım hastalıklar da kanseri tetikliyor. Örneğin hayatı boyunca safra kesesi taşı olanlar, tiroid kanserine yakalanmışlar.Haşimato Tiroidi olanların memeyle ilgili onkolojik rahatsızlıklara daha sık yakalandığı görülmüş. Önce sağlıklı olmaya gayret göstermemiz gerekiyor. Her gün -2 kilometrelik tempolu yürüyüş meme kanseri oranını yüzde 18, prostat ve kalınbağırsak kanserini ise yüzde 12, oranında azalttığının sonucuna varılmış. Ofiste çalışanların her 20 dakikada bir yerinden kalkıp hareket halinde olması onkolojik risklerinin azaltmasını sağlıyor” dedi.

    “ERKEN UYUMAK KANSERE KARŞI KORUYOR”

    Çok basit önlemlerle hastalığa yakalanmadan korunma yöntemine gidilmesi tavsiyesinde bulunan Dr. İbrahim Yıldırım, “Erken tanı tedavide çok önemli; ama onkolojik rahatsızlığa yakalanmamak daha önemli.Yapılan araştırmada, ormanlık alanda yürümenin orada bulunan polenlerden dolayı bağışıklık sistemini arttırdığı ve ormanda yürüyenlerin onkolojik rahatsızlığa daha az yakalanıldığı tespit edilmiş. Hareket etmek onkolojik rahatsızlıkların azaltılması açısından en önemli faktörlerden bir tanesi.Yapılan bir başka araştırmada ise görme engelli kişilerin onkolojik rahatsızlıklara daha az yakalandığı görülmüş. Gece çalışanları ise onkolojik rahatsızlığa yakalanma oranı yüksek bulunuyor. Melatonin hormonunun kansere karşı koruyucu özelliği olduğu tespit ediliyor. Melatonin hormonunun en yüksek olduğu saatler 22:00 ve 05:00 saatleridir. Uyku vücudu dinlendiren en önemli faktörlerden biri ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Sağlıklı olmak için mümkün olduğunca saat 23:00’den önce uyumak gerekiyor. Su şişelerinin içinde bulunan bir takım maddeler erkeklerde prostat kadınlarda ise meme tümörünün oluşmasına sebep oluyor. Cam şişeleri tercih etmemiz gerekiyor. D vitamini seviyesi insan vücudunda 80 ve üzeri olması gerekiyor. Kan tahlillerinde mutlaka D vitamini seviyenize baktırın. Takviye olarak alınması gerekiyor. Ben meme kanseri olan her hastamı kontrol ediyorum ve maalesef D vitamini seviyesinin diplerde olduğunu görüyorum” şeklinde konuştu.

    “BELEDİYELERİN ÇALIŞMALARI KANSERDEN KORUNMADA ETKİLİ OLUYOR”

    Osmangazi Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürü Dr. Sevcan Yaman da yaptığı konuşmada, “Çevre planlaması ve kentleşme kanseri koruyucu bir faktör şehirlerde ne kadar yeşil alan bırakılırsa, çevre ve hava kirliliği önlenirse o kadar kanserden uzaklaşılıyor. Egzersiz yapabileceğimiz parkların ve yeşil alanların oluşturulması, vatandaşları yürüyüşe teşvik ediyor. Belediyemizdeki çalışmaları ele aldığımızda,birçok müdürlük tarafından yapılan işlerininsanları kanserden korumada etkili olduğunu görüyoruz. En basitiyle yapılan denetimleri buna örnek gösterebiliriz. Belediyeler çok noktada kanser önleyici çalışma yapıyor. Bunu direk olarak görmüyoruz ama dolaylı olarak çok katkı sağlıyorlar. Kadınlarımıza kanserden korunma ve sağlıklı beslenme üzerine eğitimler veriyoruz. Kadınları, meme ve rahim ağzı kanserinden korunmaları için taramalara teşvik ediyoruz. Kanser tarama zamanı gelmiş kadınlarımızı taşınmasını bizim belediyemizin araçlarıyla sağlıyoruz” ifadelerini kullandı.

    “DOĞRU HEKİME ULAŞMAK İYİLEŞMEYİ HIZLANDIRIYOR”

    Onkoloji Survivor’ı Sevgi Uyumaz Türk da yaklaşık dört yıl önce meme kanserine yakalandığını ifade ederek, “Vücudunda kitleyi fark ettik sonra kontrol için hastaneye gittim. Yapılan tetkiklerde iki göğsümde de kitle olduğu ortaya çıktı. İkisinin de huyu ayrı. Tedaviyi planlarken doğru hekime ulaşırsanız, iyileşmeniz de daha hızlı oluyor. Hekiminizle kurduğunuz güven ve doğru tedaviyi nasıl alabileceğiniz çok önemli. Tedavi sürecinde ailenizin ve çevrenizdeki insanların desteği de büyük önem taşıyor” diye konuştu.

    “TEDAVİ SÜRECİNDE MORAL VE MOTİVASYON ÇOK ÖNEMLİ”

    Bursa Kanserle Savaş Derneği Sosyal Komite Başkanı Nermin Özkurt isetedavi sürecinde hasta ve hasta yakınlarına destek olduklarını ifade ederek, “Hasta ve hasta yakınlarına bu yolda yalnız olmadıklarını hissettirmek için ziyaretlerde bulunuyoruz. Hastane süreçlerinde yanlarında olmaya çalışıyoruz. Tedavi sürecinde en büyük destek moral ve motivasyon kısmı.Bu anlamda bir çok etkinlik ve çalışmalar yapıyoruz. Çocuk hastalarımız için psikoterapi ve oyun terapi anlamında destekler vermeye çalışıyoruz” dedi.

    Söyleşinin sonunda Osmangazi Belediyesi Meclis Üyesi Bakır Taşer, konuşmacılara çiçek takdim etti.

Betturkey Giriş -
Beinwon - Beinwon - iddaa tahminleri - Jokerbet - Canlı maç izle - Firma Rehberi - Firma Rehberi - Firma Rehberi - Firma Rehberi - Firma Rehberi - Firma Rehberi - Firma Rehberi - Fitcas giriş -
Kurumsal Web Tasarımı - Antalya haber - fue hair transplant - Acibadem - hair transplant turkey - İzmir Haber - İzmir Haber - Gündem - Kadın Saat - Kastamonu Haber - SMM Panel - SMS Onay - Sohbet Odaları -